5. İZMİR RÜZGAR SEMPOZYUMU VE SERGİSİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ

TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) ve Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şubeleri tarafından düzenlenen 5. İzmir Rüzgâr Sempozyumu ve Sergisi 3-5 Ekim 2019 tarihlerinde MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Açılışta ilk konuşmayı Sempozyum Yürütme Kurulu adına İskender Kökey yaptı. Kökey konuşmasında, sempozyumun ilk kez düzenlendiği 2001 yılında Türkiye’nin kurulu rüzgâr enerjisi gücünün bugünün sadece 380’de biri, yani yaklaşık 20MW civarlarında olduğunu ifade etti. Kökey, “Geldiğimiz noktada yatırımcısından tedarik zincirine, mühendislik hizmetlerinden yerli imalatlara kadar tümüyle kendi ayakları üzerinde duran, olgunlaşmış, ayakları yere basan ancak maalesef hâlâ önünü göremeyen bir sektörün temsilcileri olarak bu salonu doldurmuş bulunuyoruz. İnanıyoruz ki, önümüzdeki 3 günde tartışacağımız konular, aynı zamanda sektörün son yıllarda yaşadığı durağanlığı aşmasına da katkı sunacaktır” diye konuştu.

Kökey’in ardından MMO İzmir Şubesi Başkanı Yüksel Yaşartekin söz aldı. Yaşartekin, sempozyum boyunca oluşacak bilgilenme ve tartışma platformuyla, alandaki gelişmeye ivme sağlamayı amaçladıklarını dile getirerek, yükselen ekolojik krize ve fosil yakıtlara bağımlılığa karşı rüzgâr gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmenin önemine işaret etti.

EMO İzmir Şubesi Başkanı Şebnem Seçkin Uğurlu ise Türkiye’nin rüzgâr enerjisinde potansiyelinin küçük bir kısmını değerlendirdiğini belirterek, “Rüzgâr enerjisinin ülkemizdeki gelişimini anlayabilmek için; temel gösterge sayılabilecek olan elektrik enerji üretimindeki payına baktığımızda; 2016’deki yüzde 5,65’lik seviyenin, 2017’de 6,02’ye çıktığı görülüyor. 2018’de ise yüzde 6,7 ulaştığını görmekteyiz. Bu artış eğilimi 2019’da da sürmektedir. Lisansız üretim ve tüketim hariç olmak üzere bu yılın Ocak-Temmuz aylarındaki üretime bakıldığında ülkemizin elektrik enerjisi ihtiyacının yüzde 7,4’ünün rüzgârdan karşılandığı görülmektedir” dedi. Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Hakan Yıldırım da rüzgâr enerjisi alanında özellikle son 10 yılda büyük gelişme kaydedildiğini ve sektörün sorunlarının tartışıldığı bir platform olarak bu gelişmeye katkı sunması açısından İzmir Rüzgâr Sempozyumu ve Sergisi’ne büyük önem verdiklerini söyledi. 

EMO Yönetim Kurulu Başkanı Gazi İpek, ekonomik krizin sektöre ve enerji fiyatlarına etkisine vurgu yaptığı konuşmasında, ithal kaynaklara dayalı enerji üretiminin de etki ettiği bu krize karşı yerli kaynaklarla enerji üretiminin önemine dikkat çekti.

Açılış etkinliğinin son konuşmacısı olan Oda Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Yener, Türkiye’de elektrik alanında kurulu gücün kaynaklara dağılımında fosil kaynakların yüzde 53, yenilenebilir kaynakların ise yüzde 47 oranında olduğunu ve bunun içinde rüzgâr enerjisinin oranı yüzde 8’i bulduğuun ifade ederken, “Gerek kaynaklarımızın yeterli düzeyde değerlendirilebilmesi gerekse iklim değişikliği krizinin derinleşmemesi ve etkilerinin sınırlanması için enerji üretiminde öncelik ve ağırlık, fosil yakıtlara değil yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına verilmelidir” şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından kurdele kesilerek sempozyuma paralel olarak düzenlenen serginin açılışı gerçekleştirildi.

Oda Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Yener’in yaptığı konuşmanın metni: 

“İzmir Şubemizin Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ile birlikte bu yıl beşincisini düzenlediği İzmir Rüzgâr Sempozyumu ve Sergisi’nde bulunmaktan mutluluk duyuyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. 
Açılış Konferansında Odamızın Enerji Çalışma Grubu Başkanı sevgili Oğuz Türkyılmaz kapsamlı değerlendirmeler yapacaktır. Bu nedenle ben oldukça kısa konuşacak ve bazı temel sorunlara değineceğim. 
Türkiye özellikle son dönemlerde enerji ihtiyacını esas olarak yeni enerji arzıyla karşılamaya çalışan, plansız ve özel sermaye çıkarlarını gözeten bir politika izlemektedir. 
İletim ve dağıtımdaki kayıplar ve nihai sektörlerde yüzde 50’nin üzerine çıkabilen enerji tasarrufu imkânları değerlendirilmemiştir. 
Enerji ihtiyacını karşılamak üzere genelde ithal enerji kaynağı kullanılmış, fosil kaynaklı ve ithalata dayalı yüksek maliyetli yatırımlar yapılmış, enerjideki dışa bağımlılık ciddi boyutlara ulaşmıştır. Türkiye’nin enerji ithalatı yüzde 75 (43 milyar dolar); yerli üretimin talebi karşılama oranı ise yüzde 25 civarındadır. 
Elektrik üretiminde kamu ve özel sektör payları 2002-2018 döneminde oldukça değişmiş; kamunun payı yüzde 59,8’den yüzde 15’e gerilemiş; özel sektörün payı ise yüzde 40’tan 84,8’e yükselmiştir. 
Finansal boyutta ise 2017 sonunda 637 milyon TL olan enerji sektörünün takipteki kredi miktarı, 2018 sonunda 6 milyar 322 milyon TL’ye yükselmiş; artış oranı yüzde 892 olmuştur. 
Sektöre 2003-2018 döneminde 95 milyar dolarlık yatırım yapılmıştır. Yatırımlar için alınan kredilerin büyük kısmı döviz cinsindendir ve Aralık 2018 itibarıyla enerji şirketlerinin bankalara 34 milyar dolarlık kredi borcu bulunmaktadır. 
Sayın Katılımcılar, 
Kurulu gücün kaynaklara dağılımında fosil kaynaklar yüzde 53, yenilenebilir kaynaklar ise yüzde 47 oranındadır ve bunun içinde rüzgar enerjisinin oranı yüzde 8’dir. 
Elektrik üretiminin kaynaklara dağılımında ise jeotermal, rüzgar ve güneş enerjisinin oranı ise yüzde 13,3 düzeyindedir. 
EPDK 2007 yılında rüzgar santralları için başvuruları alacağını açıklamış ancak başvuruların değerlendirilmesinde uygulanacak esaslar belirlenmediği için tahsis ihalelerinin üç buçuk yıl sonra başlaması, kamu yönetiminin rüzgar enerjisine ne denli uzak baktığını göstermiştir. 
Diğer yandan planlama ve gerçekleşme süreçlerinde ciddi farklılıklar olduğunu belirtmeliyim. 2019 Yılı Cumhurbaşkanlığı Programı, ETKB 2015-2019 Strateji Belgesi ve 2023 Ulusal Yenilenebilir Eylem Planı’nda öngörülen kapasite/gerçekleşme verileri birbiriyle uyuşmamaktadır. ETKB rüzgar için daha önce belirlenen hedefleri geri çekmiş ve 2023 için öngörülen hedefi yüzde 15 oranında azaltmıştır. 
Bu durumda on yıl sonra ve gerçekleşme oranlarında sapma olmasa bile, rüzgara dayalı elektrik üretim kapasitesinin ancak üçte birinin, güneş enerjisine dayalı elektrik üretim potansiyelinin de yalnızca yüzde 8’inin kullanılması planlanmıştır. Bu durum, planlama boyutunun da ne kadar sorunlu olduğunu göstermektedir.  
Oysa gerek kaynaklarımızın yeterli düzeyde değerlendirilebilmesi, gerekse iklim değişikliği krizinin derinleşmemesi ve etkilerinin sınırlanması için enerji üretiminde öncelik ve ağırlık, fosil yakıtlara değil yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına verilmelidir.
Dahası, enerji kaynaklarının çıkarılması, değerlendirilmesi, iletilmesi ve dağıtımının toplum çıkarlarını gözeten kamusal bir planlama dâhilinde acilen yapılması gerekmektedir.
Planlama çalışmaları da kültür ve tabiat varlıklarını koruyan, çevresel ve sosyal etkileri itibarıyla sorunsuz, bireysel ve toplumsal haklara karşı saygılı, nükleer macera peşinde koşmayan, özelleştirme, taşeronlaştırma ve iş güvencesinden yoksun çalışma koşullarından arınmış, toplumsal yararı gözeten ve yeniden etkin kamu varlığını öngören bir anlayışla yürütülmelidir.
Halkımız ve sanayimizi bunaltan enerji fiyatlarının sürekli artışından ancak böylece kurtulabiliriz. 
Bu öneri ve dileklerle, etkinliğimizin verimli geçmesini, ülkemizin enerji sorunlarına katkı sunmasını diliyor, etkinliği düzenleyen Elektrik ve Makina Mühendisleri Odalarının İzmir Şubelerini kutluyor, etkinliğe katkı sunacak bütün konuşmacılara emeklerinden, tüm konuklarımıza katılımlarından dolayı teşekkür ediyorum. “

– TMMOB Elektrik ve Makina Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen   5. İzmir Rüzgâr Sempozyumu Açılış Konferansı’nda MMO Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz’ın sunduğu “TÜRKİYE ENERJİDE NEREYE GİDİYOR RÜZGAR NE YÖNE ESİYOR” başlıklı Sunum (3-5 Ekim 2019)

– TMMOB Elektrik ve Makina Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen 5. İzmir Rüzgâr Sempozyumunda EMO İzmir Şube adına Mahir Ulutaş tarafından sunulan bildiri (3-5 Ekim 2019)

Tarih: Kasım 15, 2019, kategoriler: Genel Yazar: