İRAN’IN DOĞAL GAZ SEVKİYATINI KESMESİ, ENERJİ POLİTİKALARINDA DIŞA BAĞIMLILIĞIN YARATTIĞI SONUÇLARI

İran’ın Türkiye’ye gaz sevkiyatını durdurması, yine geçen Ocak ayında, Rusya ve İran’ın ülkemize sattığı doğalgazı azaltması nedeniyle birçok sanayi kuruluşunun gazı kesildiği, kentlerde doğalgazla ısınan milyonlarca konut soğuk tehdidiyle karşı karşıya kaldığı günleri hatırlatmıştır.

Konu ile ilgili olarak Oda Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ‘ın yaptığı basın açıklaması yazının devamındadır.

TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ:
“İran’ın Doğal Gaz Sevkiyatını Kesmesi, Enerji Politikalarında Dışa Bağımlılığın Yarattığı Sonuçları Değerlendirmek ve Hatalı Politikaları Gözden Geçirmek İçin Bir İmkan Olmalıdır.”
“Türkiye Mevcut Gaz Alım Sözleşmelerini, Alım Miktarları, Alım Fiyatları, Ödeme Şartları v.b. Kriterler Yönünden ‘Takrir-i Müzakere’ Konusu Yapmalıdır.”

 

İran’ın Türkiye’ye gaz sevkiyatını durdurması, yine geçen Ocak ayında, Rusya ve İran’ın ülkemize sattığı doğalgazı azaltması nedeniyle birçok sanayi kuruluşunun gazı kesildiği, kentlerde doğalgazla ısınan milyonlarca konut soğuk tehdidiyle karşı karşıya kaldığı günleri hatırlatmıştır.

Sorun, yoğun kış şartları nedeniyle bugün İran’ın, yarın arz sıkıntısı, fiyat sorunu veya başka bir nedenle Rusya’nın Türkiye’ye sattığı gazı azaltmasıyla açıklanamayacak ve iddiaların aksine “üç gün içinde, beş gün içinde” çözümlenmeyecek kadar ciddi bir sorundur.

Sorunun temelinde yıllardır çeşitli siyasal iktidarlarca enerji sektöründe izlenen çarpık, yerli, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına ağırlık vermeyen dışa bağımlı politikalar bulunmaktadır.

Bu çarpık politikalar nedeniyle:
• Zengin linyit ve taş kömürü kaynaklarımızın yeterli bir şekilde değerlendirilmemiş, bugünkü elektrik üretim kapasitesinin dörtte biri oranında 10.000 MW kapasiteli ömür yakıtlı santraller kurulmamış,
• Özelleştirileceği gerekçesiyle mevcut linyit yakıtlı santrallerde gerekli iyileştirme, kapasite artırımı, bakım ve onarım çalışmalarının yapılmamış,
• Zengin hidrolik kaynaklarımızın yalnızca 1/4’nin değerlendirilmiş ve yapımı süren santrallerin süresi içinde bitirilmesi için DSİ’ye yeterli kaynak aktarılmamış,
• Yerli rüzgar ve jeotermal kaynaklarımızın yeterince değerlendirilmemiş,
• Toplam elektrik enerjisi üretiminin beşte biri “doğalgaz temin ve üretilen elektriğin satın alma ” garantisi verilen 4 adet özel sektör santralinden satın alınmış, elektrik üretiminin %45’inin doğal gaza dayandırılmış,
• Doğalgaz temininde tek bir kaynağa Rusya’ya (% 65 oranında) bağımlı kılınmış ve doğalgaz temin anlaşmalarına Türkiye aleyhine hükümler konulmuş,
• Yeterli kapasitede doğalgaz depolama tesislerinin zamanında inşa edilmemiş,
olması bulunmaktadır
Gaz temin programlarının bir dizi teknik öge yanı sıra, politik parametre içerdiği görülmelidir. Gaz temin anlaşma ve programlarının ilgili tüm tarafların, uzmanların ve akademisyenlerin de katılacağı çok ciddi bir stratejik çalışma olarak ele alınması gerekmektedir. Zira ülkemiz uluslararası arenada enerji kozunu elinden çıkarmakta, vanaları başkalarınca açılıp kapanabilecek bir küresel enerji savaşında “enerji koridoru” olmakla avunmaktadır.
Bu ortamda, ülkemizin bir enerji krizi ile karşılaşmaması ve yaşanan bu tür uluslararası sorunlardan etkilenmemesi için her zaman yinelediğimiz kapsamlı önerilerimizi güncelleştirerek kamuoyuna sunuyoruz.
1. Elektrik enerjisi üretiminde ulusal ve kamusal kaynaklar ile yerli, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmelidir. Özel olarak elektrik enerjisi üretiminde genel olarak tüm enerji kaynaklarının temin ve kullanımında, ülke ve kamu çıkarlarını gözeten bir strateji esas alınmalı ve ülke ölçeğinde geçerli olacak bir “Master Plan” uygulamasına geçilmelidir. Ülkemizin enerji politikalarında temel kıstas kamusal planlamaya dayalı temiz, ucuz, bol ve yerli enerji olmalıdır.
2. Doğalgazda Rusya’ya bağımlılığımızın azaltılmasına yönelik çalışmalar yürütülmeli, bu alandaki “al ya da öde” koşullarını içeren abartılı projeksiyonlara dayalı anlaşmalar gözden geçirilmeli, kaynak çeşitlemesine gidilmeli, Azeri gazının gelişi geciktirilmemeli, Türkmen, Mısır, Irak gaz temin projelerinin uygulanmasına başlanmalıdır.
3. Yerli doğal gaz arama ve üretim faaliyetleri ve TPAO’nun bu doğrultudaki çalışmaları desteklenmelidir.
4. Doğalgaz ithalatı ile ülke ihtiyaçları arasında bir açık söz konusu olduğunda, kentlerin ve sanayinin gazı kesilmemeli, doğalgaz yakıtlı elektrik üretim santrallerine verilen gazda kesinti yapılmalıdır.
5. Silivri Yeraltı Doğalgaz Depolama Tesisi yatırımı bir an önce işletmeye alınmalı; 2000 yılından beri sürüncemede kalan, Tuz Gölü Depolama Tesislerinin projesi tamamlanarak yatırımına ivedilikle başlanmalıdır.
6. Doğalgaza bağımlı enerji politikalarından bir an önce vazgeçilerek yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımıza yatırımlar yapılmalıdır.
Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımız ülke ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayacak potansiyeldedir. Bugün ülkemizdeki mevcut hidrolik kaynağımızın dörtte biri, 10.000 MW rüzgar enerjisi kaynağının yalnızca 50 MW’si kullanılmaktadır.10.000 MW kapasitede santral tesis etmeye yeterli linyit yatakları değerlendirmeyi beklemektedir.
7. Termik santrallerimizde gerekli bakım, onarım, iyileştirme, kapasite artırımı çalışmaları hızla sonuçlandırılmalı çevre kirliliğini önleyecek önlemler alınmalı, bu santraller tam kapasitede çalıştırılmalıdır.
8. Mevcut hidrolik santraller, tam kapasitede çalıştırılmalı, yapım sürecinde gerekli kaynaklar aktarılarak hızla sonuçlandırılması sağlanmalıdır. EPDK lisans verdiği santrallerin yapım çalışmalarının öngörülen süre içinde sonuçlanıp sonuçlanmadığını denetlemelidir.
9. BOTAŞ’ın mevcut doğalgaz sözleşmelerinin özel kuruluşlara devrine son verilmelidir.
10. Yap-İşlet alım garantisi verilen doğalgaz yakıtlı Yap–İşlet santrallerinin sözleşmeleri tekrar gözden geçirilmeli, bu santrallere verilen gaz temin ve elektrik alım garantileri ile ayrıcalıklar iptal edilmelidir.
11. Kamusal planlama, kamusal üretim ve yerli kaynak kullanımını reddeden, bu alandaki yatırımların aksama, gerileme ve gecikmesinin temel nedenini oluşturan özelleştirme uygulamalarından vazgeçilmeli,,enerji sektöründe kamusal çıkarları gözeten planlama ve uygulamalar esas olmalıdır.

TMMOB
MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
Yönetim Kurulu Başkanı
Emin KORAMAZ

Yayına Giriş Tarihi

2016-09-28 08:45:00

Tarih: Temmuz 23, 2018, kategoriler: Basın haberleri Yazar: