ENERJİ VERİMLİLİĞİ ÜLKEMİZİN EN ÖNEMLİ ENERJİ ÖZ KAYNAĞI OLARAK DEĞERLENDİRİLMELİDİR

Oda Başkanı Yunus Yener, enerji verimliliği üzerine yazılı bir açıklama yaptı.

Enerji Verimliliği Ülkemizin En Önemli Enerji Öz Kaynağı Olarak Değerlendirilmelidir

Enerji toplumsal yaşamın ve biz makina mühendislerinin ağırlıkla çalıştığı ülke sanayisinin en temel girdisi konumundadır. Oda olarak enerji ile ilgili konularda geçmişten beri öncü nitelikte bir dizi çalışma yapıyor, Enerji Verimliliği Kongrelerinin yanı sıra doğalgaz, enerji konulu tesisat kongreleri ile yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları ve güneş enerjisi sistemleri sempozyumlarını düzenliyoruz.

Odamızın Enerji Çalışma Grubu’nun hazırladığı Türkiye’nin Doğal Gaz Temin ve Tüketim Politikalarının DeğerlendirilmesiYenilenebilir Enerji KaynaklarıEnerji Ekipmanları Yerli Üretimi Durum Değerlendirmesi ve ÖnerilerDünyada ve Türkiye’de Enerji VerimliliğiTürkiye’nin Enerji Görünümü ve Türkiye’de Termik Santraller adlı referans oluşturan Oda Raporları da bu alandaki öncü çalışmalar arasında yer almaktadır. 2010 yılından bu yana iki yılda bir güncellenerek yayınlanan Türkiye’nin Enerji Görünümü Raporumuzun 2018 basımı Nisan ayında kamuoyuna sunulacaktır.

Enerji Verimliliği Kanunu, ikincil mevzuatın hazırlıkları ve revizyonları sırasında Odamızın kapsamlı katkıları bulunmaktadır ve ilgili kurumlarla işbirliğimiz sürmektedir.

Enerji konusu, Odamızın eğitim ve belgelendirme çalışmalarında da önemli bir yer tutmaktadır. Meslek İçi Eğitim Merkezlerimizde; mekanik tesisat ve alt dalları, güneş enerjisi sistemleri, doğalgaz, bina ve sanayi enerji yöneticisi, bina ve sanayi etüt-proje, enerji kimlik belgesi uzmanı (yeni tasarlanan bina) eğitimi gibi konularda kurslar ve seminerler düzenlenmektedir. Bu konularda zengin bir yayın faaliyeti de yürütülmektedir.

Odamız, enerji verimliliği çalışmalarında temel kuruluşlardan biri olarak, Enerji Yönetici Yetiştirme Kurslarının düzenlenmesine özel bir önem vererek yetkilendirme sürecindeki uzun ve bürokratik prosedürleri tamamlamış ve Türkiye’nin ilk “Enerji Verimliliği Yetkili” kuruluşu olarak, 2009 yılında ilk sertifika programını düzenlemiştir. Eğitimlerimiz ülke geneline yayılarak bugün 18 Şubemizin tamamında sürmektedir.

Kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olma sorumluluğumuz uyarınca, Kocaeli’nde ve İzmir’de Uygulamalı Enerji Verimliliği Laboratuarlarını ve Mersin’de Güneş Park Enerji Kompleksi Uygulamalı Eğitim Merkezini hizmete açtık. Böylece Odamız ekonomik sınaî aktivite ve nüfus yoğunluğu ağırlıklı Ege, Marmara, Akdeniz bölgelerinde enerji verimliliği için önemli olan eğitim altyapılarını geliştirmiştir.

Dünyada enerji verimliliği alanındaki gelişmeler

Son yıllardaki iklim ve enerji politikaları dünyada karbonsuz yaşam için daha fazla gayretin sarf edilmesine yol açmaktadır. Düşen enerji fiyatlarına rağmen küresel olarak enerji yoğunluğu, 2000 yılından bu yana neredeyse kesintisiz bir şekilde düşmüş ve 2016 yılına kadar yıllık ortalama yüzde 1,6 oranında azalma sağlanmıştır. OECD ülkelerinde, birincil enerji talebi GSYİH’de yüzde 32’lik bir artışa rağmen yüzde 1 oranında düşmüştür. Diğer ülkelerde ise enerji talebi yüzde 80 artarken, GSYİH yüzde 150 artmıştır. Enerji verimliliğinin artırılması ile Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) ülkelerinin elektrik tüketimi 2000’den bu yana yüzde 14 daha az gerçekleşmesine sebep olmuş ve böylece 2016’da değeri 1,9 trilyon dolar olan 1000 GW gücünde yeni santral yatırımına ihtiyaç kalmamıştır.

Gelişmiş ülkelerde ve özellikle AB’de enerji verimliliği politikası enerji politikalarının bel kemiğini oluşturmuş ve bunun sonucunda ciddi oranda enerji verimliliği artışı sağlanmıştır. AB Kasım 2016’da, “Temiz Enerji Geçiş Stratejisi” 2030 yılı için yüzde 30’luk yeni bir enerji verimliliği hedefi belirledi ve yeni hedefin sağlanabilmesi için mevcut yasal düzenlemelerini güncellemek üzere harekete geçti.

Dünyadaki bu gelişmeler ve gelecek planları Türkiye’nin önünde başarılması gereken hedefi de işaret etmektedir.

Ülkemizde yapılması gerekenler

Enerji verimliliği, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’nin de en önemli öz enerji kaynağı olma potansiyeline sahiptir. Ancak milyonlarca tüketiciyi inandırarak yönetmek, kamu kaynaklarından tüketiciyi yönlendirmek ve desteklemek için harcama yapmak, harcamaları izlemek ve alandan toplanmış sağlıklı verileri analiz edip buna göre sıkı politika uygulamak bu konuda çok kararlı olmakla başarılabilir. Ancak ülkemizdeki enerji yönetimleri, enerji verimliliğinin gizli potansiyelinin farkındaymış gibi yapıp görmezlikten gelmeyi hep daha kolay bulmuştur. En önemlisi büyük yatırımların yönetim kolaylığı ve daha çok yatırım yapmanın prestiji gibi nedenler, enerji sektörü yöneticilerini her zaman arz politikalarını makro, verimlilik politikalarını ise mikro politika olarak görmelerine yol açtı. Ancak dünya temiz enerjiye dönüşürken içinde enerji verimliliği barındırmayan bir enerji stratejisi artık geçerli bir politika değildir. Türkiye temiz enerji politikaları oluşturma sürecinin dışında kalamaz. Sadece arz tarafına önem veren enerji politikası terk edilmelidir. Enerji arzı ve tüketimi, toplum çıkarları doğrultusunda, gerçekçi rakamsal hedefler ile verimlilik kazançlarına dayalı olarak planlanıp uygulanmadığı sürece; bu önemli kaynağı geri kazanmak mümkün değildir.

Enerjinin üretiminden iletimine, dağıtımından kullanımına kadar olan bütün süreçlerde verimliliğin artırılması; enerji arz güvenliğinin sağlanması, enerji arzındaki yüzde 75 civarındaki dışa bağımlılık risklerinin azaltılması, çevrenin korunması, hava kirliliğinin azaltılması ve iklim değişikliğine karşı mücadele etkinliğinin artırılması gibi ulusal strateji hedeflerinin sağlanmasında en etkili önlem olarak görülmelidir. Unutulmalı ki, enerji verimliliğinin sadece enerji sektörü için değil, tüm ekonomi üzerinde çok yönlü etkileri nedeniyle yadsınamaz olumlu katkıları vardır.

Enerji verimliliği politikaları ve önlemleri temelde 2 Mayıs 2007 tarihinde yürürlüğe giren 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu’na dayanmaktadır. Enerji Verimliliği Kanunu’ndan başlayarak çeşitli sektörlere yönelik çok sayıda yönetmelik ve tebliğ ile bir mevzuat çerçevesi oluşturulmuş, sertifikalı eğitim faaliyetlerinin Odamızın da arasında olduğu yetkili kuruluşlara yaygınlaşması sağlanmış, EVD adı verilen Enerji Verimliliği Danışmanlık hizmet piyasası ortaya çıkmış, binalarımızda EKB ve elektrikli cihazlarda enerji etiketleri aranır olmuş, KOBİ’ler ve sanayi kuruluşlarıyla sınırlı da olsa hibe programları başlatılmış ve uluslararası finansmana dayanan yeşil krediler bankalardan verilmeye başlamıştır. Son 8-10 yılda sadece ETKB değil diğer bakanlıklar ve üniversitelerde de toplam katkı bedeli 15 milyon doları geçen hibe uluslararası teknik yardım projesi yürütülmüştür.

Ülkemizde 1981 yılından beri eski EİEİ, yeni YEGM tarafından bugüne kadar sanayi ve bina ağırlıklı olmak üzere birçok çalışma yapılmıştır. 2007 yılından bu yana ülkemizde enerji verimliliğini desteklemek üzere gelişmeler gözlenmekte ve mevzuat alt yapısında köklü değişiklikler yaşanmaktadır. Ama daha çok yapacak işimiz var. Ocak ayında yayınlanan Enerji verimliliği Eylem Planı’nı çok önemsiyoruz. Bu planın artık, “Türkiye’de bir plan uygulandı ve sonuç alındı” denilecek bir harekete başlangıç olmasını gönülden arzu ediyoruz.

Daha etkili çalışmalar için;

  • Kalkınmada enerji kullanımını azaltan, enerjiyi verimli kullanan, enerjiyi yerli ve yenilenebilir kaynaklarla, yurt içinde üretilen ekipmanlarla temin eden bir modele geçiş sağlanması,
  • Yarattığı katma değeri görece düşük, yoğun enerji tüketen, eski teknolojili, çevre kirliliği yaratabilen sanayi sektörleri (çimento, seramik, ark ocak esaslı demir-çelik, tekstil vb.) yerine enerji tüketimi düşük, ithalata bağımlı olmayan, katma değeri yüksek, yerli üretime dayalı, ileri teknolojili sanayi dallarının (elektronik, bilgisayar donanım ve yazılım, robotik, aviyonik, lazer, telekomünikasyon, gen mühendisliği, nano-teknolojiler vb.) tercih edilmesi,
  • Enerji verimliliği çalışmaları için görevlendirilmiş olan YEGM’nin organizasyon yapısının güçlendirilmesi,
  • Enerjiyi yoğun tüketen sanayiye verimliliği artırması ve geleceğin altyapısına yatırım yapması için uzun vadeli değişmez politikalarla güven verilmesi, kıyaslama göstergelerinin belirlenmesi,
  • Sorun yaratan mevzuatın daha fazla katılımcılıkla gözden geçirilmesi, sade ve uygulanabilir hale getirilmesi,
  • Mali desteklerin halk başta olmak üzere ve KOBİ’leri önceleyerek tüm sektörleri destekleyecek şekilde yeniden düzenlenmesi ve artırılması,
  • Enerji hizmet piyasasının etkin olarak yaygınlaşması için bürokratik engeller azaltırken, bu alanda faaliyet gösteren/yetkilendirilmiş firmaların gerçek anlamda profesyonel sorumluluklarını yüklenmelerinin sağlanması, yetkinliklerinin artırılması için kuluçka yönteminin izlenmesi, kamusal denetimlerinin sağlanması için yapılar oluşturulması,
  • Enerji verimliliği üzerine tüm stratejik hedeflerin halkın çıkarlarını esas alan ekonometrik analizlerle yeniden tanımlanması, stratejik hedefleri gerçekleştirmek için gerekli kaynakların belirlenmesi, sektörle ilgili tüm strateji ve eylem planlarının hedef ve eylemler olarak uyumlaştırılması, ortak izleme ve değerlendirme mekanizması geliştirilmesi, yaptırım uygulanması,
  • Bina ve sanayi etütleri, enerji yöneticisi görevlendirilmesi ve kimlik belgeleri uygulamalarını, yasak savmanın ve yasal zorunluluğu yerine getirmenin ötesine geçerek, bunların etkinleştirilmesi ve amacına uygun olması için TMMOB ve bağlı ilgili Odalarının sorumlu-görevli olarak dahil edilerek yetkilendirilmesi,
  • Eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının anaokulundan başlayarak yaygınlaştırılması ve çeşitlendirilmesi, sürekli olarak yapılması, yeni kanal sosyal medyanın etkin olarak kullanılması, üniversitelerde ders konulması,
  • Belediyelere enerji verimliliği çalışmalarında daha fazla sorumluluk ve yetki verilmesi, öncü ve örnek uygulamalar yapması için görevlendirilmesi

zorunludur.

İlgili kurumlar, kuruluşlar ve kamuoyunun bilgilerine sunarız.

Yunus Yener

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı

Yayına Giriş Tarihi

2018-03-30 06:00:00

Tarih: Temmuz 23, 2018, kategoriler: Basın haberleri Yazar: