DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE ENERJİ VERİMLİLİĞİ ODA RAPORU AÇIKLANDI

Odamızca Hazırlanan “Dünyada ve Türkiye’de Enerji Verimliliği Oda Raporu”na Göre Enerji Verimliliği, Enerji Arz Politikası Şeklinde Algılanmalı ve Yönetilmelidir. Enerji Verimliliği, Harcanan Her Birim Enerjinin Daha Fazla Hizmet ve Ürüne Dönüşmesidir.

Odamızca Hazırlanan “Dünyada ve Türkiye‘de Enerji Verimliliği Oda Raporu”na Göre Enerji Verimliliği, Enerji Arz Politikası Şeklinde Algılanmalı ve Yönetilmelidir. Enerji Verimliliği, Harcanan Her Birim Enerjinin Daha Fazla Hizmet ve Ürüne Dönüşmesidir.
Enerji Verimliliği Politikaları Elektrik, Sanayi, Bina ve Ulaşım Sektörlerinde Bir Bütün Halinde Uygulanmalıdır. Türkiye‘nin Enerji Tasarrufu Potansiyeli Oranı % 25 ve Üzerindedir.
İmalat Sanayinde Ürün Maliyeti İçindeki % 8 ile % 50 Arasında Değişen Enerji Maliyeti Payının Azaltılması Fiyatlar ve Enflasyonun Düşürülmesine Katkı Yapacaktır.
Elektrik Dağıtım Sisteminde Kayıp Kaçak Değeri Yıllık En Az 2 Milyar Dolar Civarındadır.
Sanayide Yıllık 2,2 Milyar Dolar Civarında Enerji Tasarruf Potansiyeli Bulunmaktadır.
Yeni Binaların Yalnızca % 10-15‘lik,  Mevcut Bina Stokunun ise % 3-5‘i Gibi Düşük Bir Bölümünde Tam Anlamıyla Etkin Isı Tasarrufu Önlemleri Uygulanabilmektedir.
5 Milyon Konutun Jeotermal ile Isıtılma Kapasitesinin Sadece 120 Bin Konutluk Bölümü Kullanılmaktadır.
Yalnızca Ankara‘da Şu Anda Yıllık Asgari 1.600 TL Olan Doğalgaz Isıtma Maliyetinin Yalıtım ve Verimli Yakma Sistemleri ile Yarısına Düşme Olanağı Vardır
Isıtmada Merkezi Sistemler Tercih Edilmeli, Merkezi Sistemlerin Soğutma Amacıyla da Kullanılabilmesi İçin Yeni, Pratik Tesisatlar İlave Edilmelidir.
Halka ve Küçük Sanayiciye Tasarruf Yatırımlarında Teşvik Sağlanmalıdır.

Mevcut Durum ve Enerji Verimliliğinin Önemi
Türkiye‘nin birincil enerji ihtiyacı yılda ortalama % 4-5, elektrik enerjisi ihtiyacı da % 8 gibi bir hızla artmaktadır. Özelleştirme süreci ve arz güvenliğinin tamamen piyasa mekanizmalarına bırakılmış olmasından dolayı bu ihtiyacı karşılayacak yatırımlar zamanında yapılmamıştır. Bugünkü ekonomik kriz çıkmamış ve dolayısıyla enerji talebi hızla düşmemiş olsaydı Türkiye bugünlerde bir enerji açığı ile karşı karşıya kalmış olacak ve enerji krizinden hızlı çıkış reçetesi, yaygın ve kapsamlı bir şekilde enerji verimliliğine yatırım olacaktı. Bu durum enerji verimliliğinin gerçek önemine işaret etmektedir.

Enerji arzındaki sorunlar yanı sıra nihai tüketimin yanında elektrik üretim ve dağıtım sektöründe enerji kayıplarının sürmesi, çok yüksek ekonomik ve sosyal bedeller ödenerek arz edilen enerjinin, ekonomik gelişme için etkin bir şekilde kullanılamamasına yol açmaktadır.

Enerji ihtiyacını % 75 oranında ithal enerji ile karşılayan ülkemizde enerji ithalatı 2006 yılında 29 milyar dolarla ihracat gelirlerinin % 34‘üne, 2007‘de ise 33 milyar dolar ile % 30‘una ulaşmıştır. Bu durum enerji arzında petrole % 31,3 ve doğal gaza % 31,9 bağımlı olan Türkiye ekonomisini dış ödemeler dengesi ve enerji arz güvenliği açısından zorlamaktadır. Bu neden ve özellikle arz güvenliği için enerji verimliliğinin bir enerji arz politikası şeklinde algılanması ve yönetilmesi gereklidir. Enerji Verimliliği, harcanan her birim enerjinin daha fazla hizmet ve ürüne dönüşmesidir.

Üretimde ve günlük yaşamda enerji yoğunluğunun düşürülmesi; tüm enerji zincirinde verimliliğin artırılması, üretim, iletim ve dağıtımda verim düşüklüğü ve kayıp-kaçakların azaltılması, sanayi üretiminde verimlilik artırıcı teknolojilerin uygulanması, binaların rehabilitasyonu, verimli elektrikli ev aletleri ve ofis cihazlarının tercih edilmesi, ulaşımda enerji verimliliği zincirinin oluşturulması, ilgili bütün tarafların eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi ile sağlanabilecektir.

2007 yılına kadar ülkemizde enerji verimliliğinin artırılması ile enerji ihtiyacının karşılanması politikası enerji politikası içinde hiçbir zaman ciddi olarak ele alınmamış, enerji ihtiyacının karşılanması için daima yeni tesis kapasiteleri planlanmıştır. Odamızın da katkıları bulunan Enerji Verimliliği Yasası enerjinin üretim, iletim, dağıtım ve tüketim aşamalarında, endüstriyel işletmelerde, binalarda, elektrik enerjisi üretim tesislerinde, iletim ve dağıtım şebekeleri ile ulaşımda enerji verimliliğinin artırılması ve desteklenmesine, toplum genelinde enerji bilincinin geliştirilmesine ve yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanılmasına yönelik uygulamaları da kapsamaktadır. Yasanın etkin hale gelmesi ile 2020 yılındaki beklenen birincil enerji tüketimi olan 222 milyon ton eşdeğer petrolün (MTEP‘in) % 15 (33 MTEP) altında bir enerji tüketimi gerçekleşebileceği belirtilmektedir ki, bu değer bugün tüm sanayi sektörümüzün tükettiği enerjiden büyüktür.
Mevcut durumda enerji tasarrufu potansiyeli oranının % 25 ve üzerinde olduğu hesaplanmaktadır. Bu kaynağın geriye kazanılması için yapılacak çalışmalar, aynı zamanda en az 40 bin kişiye kaliteli yeni iş sağlayacak bir istihdam projesi karakterine sahiptir.

İmalat sanayinde ürün maliyeti içindeki % 8 ile % 50 arasında değişen enerji maliyeti payının azaltılması fiyatlar ve dolayısıyla enflasyonun düşürülmesine katkı yapacaktır. İthalattan tasarruf edilecek en az 5 milyar dolardan, alınacak önlemler için sadece 1 milyar dolarının iç pazara yönlendirilmesi ekonomi için ciddi bir canlanma yaratacak, vergi ve istihdam katkısı olarak kamu maliyesine önemli oranda geriye dönecektir. Kısaca, enerji verimliliğinin artırılması Türkiye‘nin önündeki önemli bir hedeftir.

Dağıtım Sistemlerinde Kayıp ve Kaçaklar
Elektrik dağıtım sistemimiz gerek teknik eksiklikler gerekse kaçak kullanım nedeniyle en yüksek kayıp noktalarından biridir. 2007 yılında net satış hâsılatının 15 milyar YTL olduğu düşünüldüğüne kayıp kaçağı değerinin yıllık en az 2 milyar dolar ve üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Bu durum enerji sektörünün odaklanması gereken başlıca problemlerden biridir.
2007 yılı verilerine göre TEDAŞ‘ın sattığı enerji 125,2 Milyar kWh (temin edilen 148 Milyar kWh), tahakkuka bağlanan enerji ile bedelsiz satılan enerji toplamı 125,6 Milyar kWh olup teknik kayıp ve ticari kayıp toplamı 21,9 milyar kWh tutmaktadır. Bu değerin yarısının teknik kayıp olduğu düşünüldüğünde ticari kayıp miktarı 2007 yılı için 10 Milyar kWh civarındadır.

Sanayi Sektöründe Enerji Verimliliği
Ülkemiz nihai enerji tüketimi içinde 2007 yılı itibarı ile yaklaşık % 39, elektrik tüketiminde % 48 tüketim payına sahip olan sanayi sektörü, enerji verimliliği çalışmaları için öncelikli bir sektördür. Bu sektörün enerji tüketiminin % 60-70‘lik bir bölümü 1.000 civarındaki ulaşılabilir sayıdaki tesiste gerçekleşmektedir. Enerji verimliliğini arttırmak üzere yapılan çalışmaların sonuçları ürün maliyeti ve kalitesi üzerinde etkili olmakta, yardımcı işletmeler ve proses üniteleri teknolojik gelişmelere paralel olarak daima yenilenme ihtiyacı içinde bulunmaktadır. Bu durum daima geriye kazanılabilecek bir enerji tasarrufu potansiyeli ortaya çıkarmaktadır.

Sanayi sektörümüzde karşılığı yaklaşık yıllık 2,2 milyar dolar olan 6 milyon TEP civarında enerji tasarrufu potansiyeli olduğu tahmin edilmektedir. Tasarruf potansiyelinin % 40‘ının geri ödeme süresi 1 yıl, % 30‘unun ortalama 2 yıl ve geri kalan % 40‘ının geri ödemesi ortalama 4 yıl olan proses değişikliği gibi önlemler olduğu kabul edilirse gerekli yatırım ihtiyacı 6 milyar dolar civarında tahmin edilmektedir. 2020 yılına kadar bu seviyelerde kaynağın ayrılması, sanayi sektörü ile birlikte ülke ekonomisi üzerinde de olumlu bir etki yaratacaktır.

Bina Sektöründe Enerji Verimliliğinin Artırılması
Binalarda tüketilen enerjinin yaklaşık % 75‘i ısı enerjisi formundadır ve en etkin ve kolay uygulanabilir önlem ısı yalıtımıdır. Geçtiğimiz yıllarda; yürürlüğe giren yönetmelik ve standartların gerçek anlamda uygulanmasının % 20‘nin üzerine çıkamadığı bilinmektedir.

Türkiye‘de binalarda enerji verimliliği inisiyatifinin etkinleştiği 2000 yılından bugüne yaklaşık 500 bin bina inşa edilmiş ve ilgili yönetmeliğin bilgi ve bilinç eksikliği dolayısı ile etkin uygulamaya geçmemesinden dolayı yeni binaların yaklaşık % 10-15‘lik bir bölümünde tam anlamıyla etkin ısı tasarrufu önlemleri uygulanabildiği tahmin edilmektedir. Bu ise mevcut bina stokunun yaklaşık % 3-5‘i gibi oldukça düşük bir oranına karşılık gelmekte ve yılda % 1-2 gibi bir oranda bina stokunda verimlilik iyileşmesi sağlandığı anlaşılmaktadır. Bu uygulamaların karşılığının tahminen 50-60 milyon dolar olduğu düşünülmektedir. Bu kazanç devletin herhangi bir yatırımı olmadan, yeni bina maliyetine % 5-8 gibi ek bir maliyet getirerek sadece yeni yönetmeliğin şartlarının yeni binalarda % 10-15 gibi çok düşük bir oranda uygulanması ile sağlanmıştır.
Mevcut düzenlemeler sadece yeni binaları kapsamına almaktadır. Ancak Türkiye‘de yapı şartları ısı kaybına son derece açık önemli boyutta bina stoku mevcuttur. Bina stokumuzun yalıtım ile ilgili göstergeleri ise oldukça yetersizdir. DİE‘nin 1998 yılında yaptığı bir araştırmaya göre ülkemizde konutların sadece % 14‘ü merkezi sistem ısıtma sistemine (diğerleri soba gibi bireysel ısınma tipinde), % 10‘u çatı ısı yalıtımına ve % 9‘u çift cam uygulamasına sahiptir. EİEİ‘nin yaptığı bir çalışmaya göre de kamu binalarında % 36 oranında çift camlı pencere kullanılmıştır ve çatı yalıtımı % 28 oranında uygulanmıştır.
Bazı model çalışmalarda yalıtım ile (binanın şartlarına, alanına, iklim bölgesine ve yalıtımın özelliklerine göre değişiklikler gösterse de) bir binada toplam olarak ortalama 100.000 kWh/yıl civarında tasarruf sağlanabileceği görülmektedir. Örneğin Ankara şartlarında şu anda yıllık asgari 1.600 YTL olan doğalgaz ısıtma maliyeti yalıtım ve verimli yakma sistemleri ile yarıya kadar düşebilme olanağı vardır. Bu değer önümüzdeki yıllarda yakıt fiyatlarındaki artışlarla daha da önemli hale gelecektir.

9 milyon binanın yarısının enerji tüketiminde sınırlı bazı önlemlerle yıllık 50.000 kWh civarında bir azalma sağlanabilse, kendisini 10 yıl gibi bir periyotta kolayca geriye ödeyebilecek bir yatırımla yılda 3,5 milyon TEP enerji tasarrufu sağlanabilir.
Türkiye‘de Avrupa‘ya göre 6‘da bir oranında yalıtım malzemesi tüketimi söz konusudur. Amerika‘da kişi başına yalıtım malzemesi miktarı 1 m³/kişi, Avrupa‘da 0,6 ve Türkiye‘de 0,1 m³/kişidir.

Makro politika anlamında, özellikle ısıtma amaçlı enerji tüketimlerinin azaltılması yönünde çalışmalar yapılması gereklidir. Bunların başında kojenerasyon sistemleri ile entegre edilmiş bölgesel ısıtma sistemlerinin yaygınlaştırılması olmalıdır. Son günlerde yayınlanmış olan yönetmeliklerle bu husus gündeme getirilmiş olsa da finansman en önemli darboğaz olarak karşımıza çıkacaktır. Bu tür projelere finasman desteği ve teşvikler sağlanmalıdır.
Yenilenebilir Enerji Yasası, jeotermal kaynaklarla bölgesel ısıtma yapılabilecek yerlerde, önceliğin doğalgaza nazaran jeotermal kaynaklarda olmasını öngörmektedir. Şu anda 5 milyon konutun jeotermal ile ısıtılma kapasitesinin sadece 120 bin konutluk bölümü kullanılmaktadır.

Sobalar ve kaloriferli ısıtma sistemlerinde yanma veriminin iyileştirilmesi diğer önemli bir husustur. Son yıllarda doğalgazın ısıtma amaçlı kullanılmaya başlamasıyla birlikte bireysel ısıtma sistemlerinin tercih edilmesi yönünde bir eğilim oluşmuştur. Ancak daire sayısı yüksek ve katlar arasında ısı yalıtımının bulunmadığı binalarda bireysel ısıtma sistemlerinin ekonomik olup olmadığı tartışılmalıdır. Bu nedenle tüketiciler binalarına en uygun tercihi yapabilmeleri için bilinçlendirilmelidir. Yeni verimlik yasası ile merkezi sistemlerin bireysel ihtiyaçlar doğrultusunda kullanılarak yakıt parasını buna göre ödemeye imkan verecek yakıt pay ölçer gibi sistemlerin kullanılması mümkün hale getirilmiştir.
Merkezi sistemlerin yaz aylarında klima ihtiyaçlarının artması nedeniyle soğutma amacıyla da kullanılabilmesi için yeni, pratik tesisatlar ilave edilmesi de önemlidir.

Otomatik kontrol sistemlerinin kullanılması, ısıtma sisteminin bölgelere ayrılması, uygun kapasitede kazan seçilmesi ve brülör ayarlarının doğru yapılması binalarda enerji verimliliğinin artırılması açısından önerilen başlıca önlemlerdir. EİE tarafından yaklaşık 2.000 kamu binasından gelen raporların değerlendirilmesi sonucunda ısıtma sistemlerinde, kazan suyu sıcaklığını otomatik kontrol sistemi ile ayarlayan bina oranının % 17 olduğu saptanmıştır.
Ayrıca bina içi aydınlatmada verimli ampuller kullanarak % 80‘e varan tasarruf sağlanması mümkündür. Diğer yandan Türkiye piyasasında, çıkarılan etiketleme mevzuatına rağmen verimli cihazların tam bir piyasa dönüşümü bütün cihazlarda henüz sağlanamamıştır.

Ulaşımda Enerji Verimliliği
Ulaşım sektörünün en önemli girdisi enerjidir. Dolayısıyla etkin, verimli ve güvenli ulaşım için enerjinin temini, maliyetlerinin düşürülmesi büyük önem taşımaktadır. Karayolu ile yapılan yolcu ve yük taşımacılığındaki birim enerji tüketimleri diğer ulaşım alternatiflerine göre çok daha yüksektir. Yatırım ihtiyaçları göz önüne alındığında, saatte tek yönde 60 bin yolcu taşımak için 12 şeritli otoyol gerekirken, aynı miktardaki yolcuyu çift hatlı bir demiryolu ile taşımak mümkündür. Bu talebi karşılayacak otoyolun km maliyeti yaklaşık 30 milyon TL iken çift hatlı, elektrikli ve sinyalli demiryolunun maliyeti sadece yaklaşık 5,3 milyon TL‘dir. Bu nedenle taşıt politikasının önünde işletme ve alt yapı yatırımı olarak doğru bir ulaşım politikası gelmektedir.

Enerji Verimliliğinin Artırılması İçin Politika Önerileri

Enerji Verimliliği ile İlgili Genel Öneriler

1.    Enerji Verimliliği Stratejisi gerçekçi hedef ve politikalar göz önüne alınarak revize edilmeli, çalışmalar buna göre yönlendirilmelidir. Enerji tasarrufu ile geriye kazanılacak enerji miktarı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘nca yıllar bazında (MTEP) net miktar olarak hedeflenerek tüm sektörlerdeki (inşaat, ulaştırma, imalat sanayi, hizmetler) çalışmalar, saptanacak hedef potansiyeli geri kazanmak üzere planlanmalıdır. Resmi ve bağlayıcı bir hedef, 2010 ve 2020 için sayısal olarak belirlenmelidir.

2.    Enerji tasarrufu çalışmalarında, bütün gelişmiş ülkelerde sağlanan başarı, devletin çok çeşitli şekillerde çalışmaları mali olarak desteklemesiyle sağlanmıştır. Bu nedenle Hazine Müsteşarlığı tarafından yayımlanan teşvik mevzuatı, Enerji Verimliliği Yasası çerçevesinde gözden geçirilmeli, enerji verimliği proje desteği ayrı bir kalem olarak mevzuatta yer almalı, yıllık mali destek miktarı enerji planında öngörülen yıllık tasarrufun karşılığını aşmayacak şekilde veya bu miktarın bir oranı olarak belirlenmelidir. Küçük sanayici (KOBİ‘ler) ve halk için basit bürokratik işlemlerle enerji verimliliği yatırımını destekleyecek mali teşvikler, yine arz planına konan enerji tasarrufu miktarı ile uyumlu olarak yönlendirilmelidir. Teşviklere ve özellikle de halka ve küçük sanayiciye tasarruf yatırımlarında kaynak sağlamak için bir fon oluşturulmalıdır.

3.    Verimliliği artırıcı yatırımlarda kullanılan girdilerin KDV oranları düşürülmelidir.

4.    Yerleşim alanları dışındaki mahallerde sadece belediye sınırlarını belirtmek üzere kilometrelerce uzunluğundaki, politik olarak karar verilmiş yöresel amaçlı aydınlatmalardan kaçınılmalıdır. Şehir içindeki gereksiz ve plansız park ve cadde aydınlatmaları kontrol ve denetim altına alınmalıdır.

Elektrik Sektöründe Enerji Tasarrufu ile İlgili Öneriler

5.    Özellikle sektörü yöneten ve elektrik üretiminin hemen hemen yarısını geçekleştiren kamu sektöründe çalışan insan gücü etkin ve çağın gereksinimlerine uygun bir organizasyon ile yönetilmeli, ihtiyaç duyulan insan gücü, nitelik ve sayı olarak belirlenmeli, uygun ve adil yöntemle nitelikli elemanlar temin edilmelidir.

6.    Kayıpların azaltılması için öncelikle abone bilgi kütüklerinin güncellenerek aktif abonelerin belirlenmesi, abonelik işlemi yaptırmadan enerji tüketenlerin aboneliklerinin gerçekleştiril-mesi ve tüm abonelerin % 100 okunup ihbarname çıkarılır hale getirilmesi gerekmektedir.

7.    Talebin yönlendirilmesi için mevzuatta arz şirketlerine yükümlülükler getirilmesine yönelik değişiklikler yapılmalıdır.

8.    Sanayicilerin de desteği ile piyasada satılan elektrikli ev aletlerinin verimsiz olanlarının stoktan çekilmesinin teşviki yoluyla enerji tüketiminin azaltılması sağlanmalıdır. Verimli aydınlatma ile ilgili geniş kapsamlı örnek projeler yürütülmeli, gerekirse devlet teşvik vermelidir.

Sanayi Sektöründe Enerji Tasarrufu ile İlgili Öneriler

9.    Çok yüksek girdili ithal hammadde ile çalışan, yüksek oranda enerji harcayan, çevreyi çok kirleten ve istihdam katkısı az olan bir sanayi dalı ihracat kapasitesi yüksek de olsa ülkemiz için uygun değildir. Bunun için sanayi planlaması yapılmalı, teşvikler ve tesis kurma izinleri enerji yoğunluğu değerlerini düşürmeye yönelik olarak verilmelidir.

10.    Enerji verimli üretim teknolojilerinin tespiti için sektör uzmanlarından gruplar oluşturularak sanayi kuruluşlarının yakın ve orta vadede enerji verimliliği ve çevresel etkiler açısından tercih etmeleri gereken teknolojiler tespit edilmeli, tesis kuracak veya yenileyecek yatırımcıya bu konuda ücretsiz danışmanlık sağlayacak bir merkez oluşturulmalıdır. TÜBİTAK tarafından Ar-Ge‘ye yönelik olarak başlatılmış olan çalışmaların bu yönde de detaylandırılması sağlanmalıdır. Seçilen teknolojiler de teşvik edilmelidir.

Bina Sektöründe Enerji Tasarrufu ile İlgili Öneriler

11.    Enerji Verimliliği Yasası uyarınca hazırlanarak Aralık yayında yayınlanan ulusal Bina Enerji Performans Yönetmeliği‘nin etkin bir şekilde uygulanabilmesi için mevcut standartlarla uyumlu hale getirilmeli, mevcut standartlardaki eksiklikler TSE tarafından giderilmeli, eksik standartlar ise TSE tarafından bir an önce yayımlanmalıdır.

12.    Mevcut binaların rehabilitasyonuna yönelik teşvik mekanizmaları uygulamaya konulmalıdır. Çatı izolasyonu, çift cam uygulaması v.b. için sade vatandaşın yararlanabileceği finansman destekleri sağlanmalıdır.

13.    Binaların yürürlüğe girdikten sonra, Enerji Performans Sertifikası ile alınıp satılması sağlanmalı, müteahhidin ısı kayıpları hususunda profesyonel sorumluluk garantisi vermesi için yasal mevzuat gözden geçirilmelidir. Yerel yönetimlerin denetim yetersizliği ile ilgili problemler çözülmeli; yapı denetim kadrolarının eğitimleri tamamlanmalıdır.

14.    Yapı Denetim firmalarının doğrudan müteahhitle ilişkili olan bugünkü akçeli denetleme prosedürü Yapı Denetim etkinliğini düşürmektedir. Müteahhit ve Yapı Denetim firmaları arasında, hizmet bedellerinin ödenmesi, denetim raporlarının verilmesi ve izlenmesinde görev yapmak üzere, bünyesinde TMMOB ve ilgili Odalarının da katıldığı bağımsız bir kuruluş yer almalıdır.

15.    Bina ısı tesisatında kullanılacak malzeme ve projelendirme için, klima seçimi ve kullanımında kriterler belirlenmelidir. Bina ısıtması ve yaz aylarında gittikçe artan soğutma talebini karşılamak için, merkezi üniteler planlanmalı, 4‘ün üzerinde bağımsız alana sahip binalarda kombi tipi bireysel ısınma sistemlerine izin vermemek üzere mevzuat değişikliği yapılmalıdır.

16.    Devlet tarafından kullanılan hizmet binaları ve konutlara yönelik geniş kapsamlı bir enerji tasarrufu programı başlatılmalıdır. İhale mevzuatında enerji verimi yüksek taşıt, malzeme ve ekipman satın alınabilmesini sağlayacak ömür boyu maliyet analiz yönteminin kullanılması gibi esneklikler getirilmelidir.

17.    Isı tesisatları, sobalar ve kazanlarla ilgili tüm düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır. Isıtma tesisatlarının verimliklerini en yüksek düzeyde tutmak üzere, Makina Mühendisleri Odası denetiminde çalışacak firmalarca, periyodik kontrollerinin yapılması için prosedürler belirlenerek, uygulama zorunluluğu getirilmelidir.

18.    Enerji verimli mimari tasarımlar için çeşitli disiplinlerin bütüncül biçimde çalışması için uygulanması zorunlu prosedürler geliştirilmelidir.

19.    Büyük konut siteleri ile alışveriş merkezi, hastane, otel gibi ticari tesislerde kojenerasyon teşvik edilmelidir. Bu konuda hedefler belirlenerek yıllar bazında gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.
Ulaştırma Sektöründe Enerji Tasarrufu ile İlgili Öneriler

20.    Oluşturulacak ulaşım hizmetleri planı, “ulaşım seçenekleri rekabet koşulları ve dışsal etkenler de dikkate alınarak hazırlanmalı, böylece bütünsel bir ulaşım sisteminin oluşturulması” sağlanmalıdır.

21.    Hazırlanması gereken ulaştırma master planlarında, birim enerji tüketimi daha düşük olan sistemlere (demiryolu ve denizyolu) öncelik verilmesi, mevcut sistemlerin kapasitelerinin tam ve verimlilikleri geliştirilerek kullanılması ve ulaşım sektöründeki petrol bağımlılığının azaltılması hedeflenmelidir. Ulaşım, taşıma ve otomotiv sektörüne ilişkin mevcut yasalar bu esaslar doğrultusunda gözden geçirilmelidir.

22.    Belediyelerin şehir içi ulaşımında yakıt tüketimini artıran savurgan yatırımlarına izin verilmemelidir.

23.    Toplu taşımacılığın (özellikle tramvay ve metronun) yaygınlaştırılması ve gelişmiş trafik sinyalizasyon sistemlerinin kurulması sağlanmalıdır.

24.    Denizyolu ve demiryolu modlarındaki atıl kapasitelerin değerlendirilmesi için işletme iyileştirmeleri yapılmalıdır. AB‘de uygulanmakta olan “hızlı deniz yolları” (sea motorways) yönteminin en kısa zamanda ülkemizde de uygulanması için gereken önlemler alınmaya başlanmalıdır.

25.    Denizyolu ulaşımında, başta yaş sebze ve meyve taşımacılığının çok olduğu Antalya, Muğla ve İzmir gibi iller ile Doğu Karadeniz limanlarının İstanbul bağlantılarına Ro-Ro seferlerini özendirici çalışmalar başlatılmalıdır.

26.    Ulaşım sektöründe yolcu ve yük taşımacılığında kullanılan yüksek yakıt tüketimine sahip taşıtlar ile eski araçların kullanımdan çekilmesi planlanmalı, binek taşıtları için yapılan değişim kampanyasına benzer kampanyalar düzenlenmelidir.

27.    Yurt içinde üretilen araçların birim yakıt tüketimlerinin düşürülmesi ve araçlarda verimlilik standartlarının yükseltilmesi için otomotiv sektörü ile işbirliği yapılmalıdır. Enerji tüketim değerleri yüksek olan 20 yıldan eski araçların trafikten men edilmeleri ile ilgili uygulamaya yaş sınırını biraz daha düşürerek devam edilmeli, buna kamu sektörlerindeki çoğu verimsiz olan 50 binden fazla binek taşıtından başlanmalıdır. Kamu sektörünün çok özel amaçlar dışında binek aracı olarak 1200 cc motor hacminden büyük araç satın alması yasaklanmalı, mevcut parkta olan araçlar da bir plan dâhilinde değiştirilmelidir. Yakıt verimli genç araçlara ait vergiler azaltılmalıdır.

28.    Petrole olan bağımlılığın azaltılması amacıyla standartlara uygun alternatif yakıt kullanımı teşvik edilmelidir. LPG ile çalışan araçların yaygınlaşması amacıyla LPG için konulan ve perakende fiyatın önemli bir bölümünü oluşturan ÖTV indirilmelidir. Şehir içi toplu taşıma filoları ile sanayi ve kargo filolarında sıkıştırılmış doğalgaz (CNG) türünden alternatif yakıtların kullanımı teşvik edilmelidir.

 

Emin KORAMAZ
TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
Yönetim Kurulu Başkanı

Yayına Giriş Tarihi

2016-09-29 08:30:00

Tarih: Temmuz 23, 2018, kategoriler: Basın haberleri Yazar: